18 Temmuz 2007

SEÇİME ZEYL:
KÂRSIZ İKİ KÂRHANE

Türkiye kârsızlaşan iki kârhane’sini satıyor. Bankalarını ve Medyasını. Bu iki sektiröl kapitalist ticari uğraş artık globalleri kazıklamak tarzına dönüşerek Türkiye’yi fırdöndü küresel devinime sokuyor. Banka işini kıvıramadı Türkiye. Portekiz’den aldığı modelleri (Bkz: Ahmet Çakaloz) Türkiye’nin parasız pulsuz; 1980 sonrası kara para ile; 1990 sonrası ise, borçla döndürdüğü saadet zincirinin artık son demlerinde demleniyorken, 22 Temmuz seçimleri yapılıyor. Bu arada herkesin unuttuğu bir Saadet var ki; hesapları bozacak gibi görünüyor. Barajı geçemese bile, AKP’yi Tayyip Erdoğan’ın, Doğu Perinçek’in deyişiyle Amerikaya kaçmasına ramak kalacak hale getirmesi bence olası. AKP’nin Tarhan Erdemli, erdemlik sosuyla kazanacğı % 48’in belki de % 15’ini Saadet alacak ve % 6-7’lere tırmanacak...
Medya işi de bu yüzden sakat. Bas bas bağırıyorlar; ne kadar fazla kapsanırsa bir politik parti, medyada, o kadar az oy alıyor... 1991’den beri... MIT mezunu olmak yetmiyor, Azade varakı olmak için. Etkileri hiç yok; bir bülten havasındalar. Üstelik Migros gibi yutturuyorlar kandilerini. Her rafta, her tıynette, her râiha var: oysa tek sesliler, bülbüllere benziyorlar. Bülbül gibi bir bülten nasıl hazırlanırsa, nenellikten nasip nesep alamamışlar belli ki, öyle hazırlıyorlar. Azade başı çekiyor. Diğerleri de zavallı kopyaları, onun.

Seçim onları da yok etsin... Ama edecek mi? İlk kez sonu belli olmayan bir seçime giriyor Türkiye. Sol yok; sağ bok. Medyayı ve bankayı yabancılara kazıklıyorlar. Belli ki kâr umudu hiçlendi. Vardı az biraz, bir türlü oluşamadı. Yabancılar da, olacak zannediyorlar. Türkiye kârsızlaşan iki kârhane’sini satıyor. Kârsız bir seçime giriyor...


Jasmin Jungar ile Jayno Baran:
HUDSON ve SEÇİM


Ayşecim, mezun olamadığın okulda profesör olduğumdan, “manevi hocan” sayılırım, “kandırıldığını” yazıyorsun... Senin patronlar epey uğraşıyorlar benimle... Üzme tatlı canını; seni, seninle ropörtaj yaptığın herkes kandırıyor zaten; tek kandırmayan Ertuğrul....

Medya şişirmesinin hep ters etki yaptığı bir 17 yılı geride bırakmış bulunuyoruz. Özel televizyonlardan sonra, medyada bir parti ne kadar fazla kapsanıyorsa, o kadar az oy alıyor. (Bkz: Medyaya Düşman Yetiştiriyorum, Karakutu Yay., 2. Baskı, 2005).

Bu hipotez, 1991’de, 1995’de ve 1999’da doğrulandı. 2002’de ise tam pekişti. Sıra 2007’de.

Bu hipoteze göre, AKP % 30’un altında kalabilir. Benim tahminim % 32. CHP de yerinde sayabilir. Benim tahminim % 21. MHP atak, yükseliyor. Tahminim % 24. Gerisi de DTP’nin bağımsızlarının. Yani, Meclis’e dört parti giriyor: AKP, (G. Doğu’da kaybedeceği için) 245; CHP, (büyük illerde fazla oy alacağı için) 160; MHP, (küçük yerlerde daha fazla oy alacağı için), 110. DTP ve diğer bağımsızlar ise 35.

Bütün her şey Kuzey Irak’a sınırötesi operasyonu engellemek için yapılıyor. Bir de Türkiye’yi kimin satacağını belirlemek için. Ayşenin kandırılması dahil, demeyeceğim, o zaten bir kader....
Masa üstü çalışmaları ile bilinen Güneri Cıvaoğlu da, Çandacı Cengiz de koronun falkonvari baritonları. Vehmi Boru da onlara vokalde eşlik ediyor. Bir de, terbiyesi ve bilgisi olmayan Jasmin Jungar ile Jayno Baran http://www.wamu.org/programs/dr/07/05/01.php#12754 Mark Parris ile American Radio’da 1 Mayıs 2007 tarihinde Dianne Rehm Show’da konuşuyorlar.
Yapılan tam bir "F" tipi terör. Orduya terör ve darbe. Ordu’nun üst kademeleri Yaşar Paşa’nın söylediği gibi “psikolojik harekat” yapmayı bilmiyor... Bilse, “psikolojik harekattan” bahseder miydi Paşa? Bahsederler mi, psikolojik harekat yapanlar? Oysa, ABD, deneyimli. Gazeteciliğe, düşünceye ve çözümlemeye darbe yapmasını biliyor, ABD’li dingo dank’lar... Psikolojik harekattan bahsetmiyorlar, yapıyorlar. Bahsedilmez yapılır. Parris ile Jeyno ve Jungar’ı yukarıdaki linkten dinleyin, salık veririm. Darbe nasıl yapılır, ortam nasıl hazırlanır görürsünüz, piskolojik olarak, göremezseniz bile duyarsınız. Tam bir buçuk ay önce ilmek ilmek örülür kumaşı darbenin, psikolojik olarak. Dianne, Türkiye ile ilgili olarak bilgisiz. Jasmin ile Janna ise tam bir pinpon. Parris ise, beceriksizliğinden kovulmuş Ankara Sefaretinden olmasıyla nasıl övünüyorsa, yine yanlışlarla örüyor kumaşı. Yanlışı bize söyleyeceksin Bay Parris; Pentagon’a söylersen, erken emekli olursun. Bu dörtlü 1 Mayıs 2007’de F tipi bir darbe yapıyorlar, stratejik bir radyoda. Muhtıra veriyorlar. Kime? Bize! Ordu’ya... Dinleyin:

Tuesday May 1, 2007
10:00Turkey
Turkish democracy faces a constitutional crisis amid fears that the ruling Islamic party will undermine secular ideals. Hundreds of thousands have protested the selection of a presidential candidate whose wife covers her head.
Guests
Ambassador Mark Parris, former U.S. Ambassador to Turkey; visiting fellow and director of Turkey 2007 at the Brookings Institution.
Yasemin Congar, Washington bureau chief and columnist for the Turkish newspaper Milliyet; Washington correspondent for CNN Turk.
Zeyno Baran, director, Center for Eurasian Policy and senior fellow at the Hudson Institute
Join the show: 1-800-433-8850 (drshow@wamu.org) or
contact us
Listen to this segment
Real Audio
Windows Media


Çandacı Cengiz’in haberi de şu:

“Söz konusu “Hudson Institute Senaryosu” haberini yayımlamadan önce, toplantıya katılan üç kişiyle görüşmüş, toplantı davetiyesini ve “senaryo metni”ni elde etmiş ve yetmemiş, toplantıyı düzenleyen Zeyno Baran’a yayımlayacağı haberin metnini gösterdikten ve onun onayını aldıktan sonra yayımlamıştır. Bütün bunları nereden mi biliyorum? Washington’dayım da oradan biliyorum. Hem Yasemin Çongar’dan hem de toplantıya katılmış kişilerden konuyu gerçek boyutlarıyla dinleyip, öğrendim. Zeyno Baran’ın yalanlamasının ise önemi yok. Zira, Hudson Institute’un Başkanı Ken Weinstein’ın açıklaması, Zeyno Baran’ın yalanlamasını yalanlıyor. Weinstein, toplantı içeriği ve “senaryo”yu şu cümlelerle doğruluyor: "Bu tür tartışmalar, tüm düşünce kuruluşlarında yapılmaktadır. Bu eylemin, Türkiye'de gerginliği artırmaktan başka hiçbir amaca hizmet etmediğine bakılırsa, her kim bu kapalı toplantının kurallarını ihlal ettiyse, bu eylemlerinden utanmalıdır." Her kurum, kendisini ve mensuplarını korumak için “duyarlı” davranabildiğine göre Türk medyası da Washington’daki en değerli ve haberciliğinde en titiz ve ciddi mensubunu, Yasemin Çongar’ı savunmakta duyarlı olmak zorundadır. Çongar, “güneşin balçıkla sıvanamayacağı”nı ortaya koyma işlevini, yıllardır başarıyla yerine getiriyor. Washington’daki balçık da Ankara güneşi ile sıvanamıyor.”
(Kaynak: http://www.haberturk.com/haber.asp?id=26659&cat=110&dt=2007/06/21 )

İşte böyle Ayşecim; kandıran kandırana; kandırılandan kanana uzanan bir uzay bu.

Bir Internet haberinden alıyorum aşağıdaki satırları. Ne kadar haklı...:

“Org. Büyükanıt şöyle konuştu: "Psikolojik harekâtta çok yetersiziz. Devlet çapında organize edilip uygulanması gerekir. Şu anda bu harekatı planlayıp icra edecek bir kuruluş, kurul yoktur. Bir şey itiraf etmem lazım, PKK bizden çok daha iyi psikolojik harekat yürütüyor. Çünkü elini kolunu bağlayan yok."

“Genelkurmay Başkanının ağzından bir "itiraf" nitelemesiyle de olsa terör örgütüne "psikolojik harp" konusunda "başarı" atfedilmesi ise tek kelimeyle "vahim" bir hata. “Dünyanın sayılı ordularından birinin başkomutanı, bir terör örgütüne nasıl olur da kamuoyu önünde "başarı" atfedebilir? Bu açıklama en kısa sürede herhalde düzeltilecektir. Bugün tüm gazetelerde halkın önüne giden bu beyanatın, terör örgütü tarafından yeni bir "psikolojik harp" malzemesi olarak kullanılacağını bir Genelkurmay Başkanı nasıl görmez?”

Oysa psikolojinin “p”sini anlamadan yapanlar çok, harekatı:

Cengiz ÇANDAR cengizcandar@referansgazetesi.com yazıyor:

Washington'un, Türkiye'de 'darbesever' aşırı sağı

“Burası Türkiye. İspanya, İtalya, Fransa, Yunanistan gibi bir Akdeniz ülkesi. Irak, Suriye, Lübnan, İran gibi Ortadoğu ülkesi de sayılıyor.“Türkiye’de günümüzdeki tüm sakatlıkların -PKK’nın doğumu ve Kürt sorununun ağırlaşmasından, sistemi tıkayan anayasaya uzanan geniş yelpazede- anası kabul edilen 12 Eylül 1980 askeri darbesi, buna en çarpıcı örnektir.“12 Eylül 1980 askeri darbesi, Sovyetler’in Afganistan’ı işgal ettiği, İran’da İslam Devrimi’nin gerçekleşmesiyle İran’ın “Batı güvenlik denklemi”nin dışına çıktığı, buna karşılık Yunanistan’ın NATO’nun güneydoğu askeri kanadının dışında kalmaya devam ettiği uluslararası şartlar da gerçekleşti.Darbenin “zahiri gerekçesi”, Türkiye’nin cumhurbaşkanı seçimini becerememesi ve şehirleri kasıp kavuran “sağ-sol” çatışması ve terörü idi. Ekonomi de, 5 cent’e muhtaç” durumdaydı.Darbeyle, birlikte, ülkenin tüm şehirlerini kapsayan şiddet ortamı ve tehlikeli bir tırmanış gösteren mezhep çatışmaları bıçak gibi kesildi. Ekonomide, 24 Ocak (1980) kararları uygulamaya sokuldu. Yunanistan, Türkiye’deki “askeri yönetim”in onayı ve “Rogers Planı”nın sağladığı “uzlaşma” ile NATO’nun askeri kanadına geri döndü.“Batı güvenlik sistemi, uluslararası satranç tahtasında Afganistan ve İran’daki gerilemenin, Türkiye’yi “tahkim ederek” ve Yunanistan’ı NATO’nun askeri kanadına alarak, önünü kesti.“Bugün, bambaşka şartlar mevcut. Türk ekonomisi, “askeri darbe” talep etmeyecek kadar, dış ödemeler dengesi başta olmak üzere “sağlıklı” bir durumda. Türkiye, önüne dikilen tüm engellere rağmen, AB katılım sürecinde, yönünü belirlemiş bir ülke. Demokratik işleyiş, her türlü müdahalenin üstesinden gelecek bir enerjiye sahip.“Bu “iç” ve “uluslararası” şartlar altında, “darbe gerekçesi”nin “dış dinamiği” ne olabilir ki?“Şu: Ancak, ABD’deki “ekstremist-Neo Con” ekibin, bu ekibin “sağcı-Siyonist” kanadının İran’a “nükleer programı durdurmak” amaçlı olarak büyük bir hava harekatıyla vurmayı takıntı hale getirmesi ve bu amaçla, İran’a giden yolları bu amacına uygun “lojistik” alanlar haline dönüştürmeyi hedeflemesi. “Söz konusu ekibin en etkin üyelerinden biri David Wurmser, Cheney’in başdanışmanı konumunda. David Wurmser’ın eşi, İsrail vatandaşı Meyrav Wurmser, Zeyno Baran’ın “Avrasya Çalışmaları Merkezi”nin başında bulunduğu Hudson Institute’un Ortadoğu Bölümü sorumlusu.Bu ekibin tasavvurlarına karşı olduğu bilinen Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nda da yandaşları mevcut. En bilinenleri, Bakanlığın Avrupa dairesinde, Türkiye ile ilgili konuları elinde bulunduran Matthew Bryza. Bryza’nın 27 Nisan’daki “e-muhtıra”yı ve dolayısıyla “askeri müdahale”yi kollayan Amerikan açıklamasını kaleme alan kişi olduğu biliniyor.Amerikan yönetiminin belli mevzilerine yerleşik bu kesimin, “propagandist”leri, Richard Perle, ve ön planda Michael Rubin gibi isimlerin, altını çizdiği hususların başında;1. Türkiye’nin AB’de yeri olmadığı, AB sürecinin Türk Silahlı Kuvvetleri’ni güçten düşürme amacı güttüğü;2. Ak Parti’nin Türkiye’yi tehlikeli biçimde “şeriat devleti”ne sürüklemekte olduğu geliyor.Bu şahsiyetlerin, hemen tümü, "bu yıl sonlarında İran’a sert ve sonuç alıcı bir askeri darbe indirilmesi” görüşünü taşıyorlar.Türkiye’yle ilgili söylemleri ile, bizdeki “ulusalcı” söylem arasında ise dikkate değer bir “uyum” var.Bir başka deyimle, bizdeki “ulusalcı” söylem, “en aşırı sağcı Amerikan neo-con” söylem ile aynı dalga boyunda.Yani, bizim “ulusalcılar”, sanıldığı ve kendilerinin sandıkları kadar “ulusalcı” değiller...”


Evet, bir seçime daha gidiyoruz. Bu seçim yıkım seçimi olacak. Çandacı Cengiz’in ve Jasmin ile Baran’ın o harikûlade psikolojik zemin ile harekat yaptıkları bir seçim... Türkiye’nin işi zor. Hepsini iyi okuyun, Paşa’ya hak vereceksiniz ama neden o sözü söyledi, anlayamayacaksınız...

2 yorum:

delibelge dedi ki...

Veysel Hocamın yazdıkları benim aşağıya alıntılayacağım tahminlerimle örtüşüyor. Veysel Hocam Solsuzluk ve uluslaraası ilişkiler boyutuyla yazdıklarını renklendirmiş. Seçime ilişkin okuduğum en güzel yazı bu oldu. Özellikler Jasmin Jungar ile Jayno Baran ve Azâde ile Candacı Cengiz yorumları bile yazıyı okumak için yeter sebep oluşturuyor. Elinize aklınıza sağlık hocam.


Benim son seçim tahminim:

21 Temmuz 2007 - 22:28
Merhaba,

Son dakika tahminlerim aşağıdadır, Tbmm en az 3,5 partili olacaktır. Bu Gp ile 4,5'a ve akabinde kurulacak küçük gruplarla (Abp, Dsp) 5,5'a kadar çıkabilir:

~%36 Akp (~240mv) (vekil hata payı 30) 32 - 39 bandı (oran hata payı: % 3), Sp ve Mhp'ye kayacak oylar nedeniyle %30'lara düşmesi beni hiç mi hiç şaşırtmaz. Tarhan Erdem'e özel not: Akp kırk takla da atsa %42'yi aşamayacaktır. Serbest vatandaş olarak bu işi bırakmanızı rica edeceğim. Sp'nin emânet oyları, Mhp'nin, Dsp'nin kentli oyları hiç mi geri dönmeyecek? Hele çiftçi oyları... Geçen seçimde uluslararası toplum %10'a tekabül eden mükerrer oyları Akp'ye verdi ama bu seçimde sandıklar o kadar boş değil. Bu seçimin dolapları Bağımsızlarda dönecektir. 85 bölge var her birinde en az bir vekil kaybetse zaten 363 vekil düşecek 278 vekile... Ki daha fazlasını kaybedeceğinin resmi de il il ortadayken nerede bu iki kişide bir Akp? Haydi diyelim çıktı 278; Mesut Yılmaz, Ab ve Almanya siyasette varsa Akp'den taşıyacağı en az 30 vekil vardır. Rant dağıtımı değil mi?

~%22 Chp (~150mv) (vekil hata payı 15), 20 - 25 bandı (oran hata payı: %1,5), İçinden Dsp çıkartılıp grubu kurulacaktır. Abp'ye çok vekil kaybedecektir.

~%17 Mhp (~110mv) (vekil hata payı 25), 15 - 20 bandı (oran hata payı: %2,5), %25'e çıkması hiç şaşırtmaz. Ad (Aydın Doğan )Efendi'nin korktuğu ettiği yok, listeleri inceleyin yeter.

~%8 Gp , 7 - 11 bandı (oran hata payı: %2), barajı aşması şaşırtmaz. TbmmTv ya Digitürk platinium paket e girer ya da frekansüstü reklam değerlemelere tabi olur ; reklam ve izlenme rekorlarını kırar, devlete yeni bir gelir kapısı açılır. bütün koalisyon hesaplarını alt üst eder. Vatandaş için keyifli eğlenceli ve "güzel" -özellikle Ad, Rte, Fg (Fetullah Gülen, Future Generation)türünden şahıslar için- günlerin başlangıcıdır. Bir sonraki seçime de Gp tek başına iktidar Cem Uzan'da başbakan olur. Güzel bir First Lady'miz olur. En iyi ve güzel tarafı da budur. Ezilenler iktidar olacak. Elbetteki gerçek mânâda. Barajı aşarsa 40 civarında vekil çıkartır. Çalacağı partiler de oy oranlarına göre ağırlıklanacaktır. Dp barajı aşarsa ben siyaset tahmini yapmayacağım ama Gp'ye "biter" diyen stratejik analistler geçen seçimdeki oranını aşarsa ne yapacak?

~%5 Sp 5 - 7 bandı (oran hata payı %1), Seçim yardımı alması hiç şaşırtmaz, ah partinin başında Genel Başkan olarak sağlam ve genç bir hatip olsaydı... Ama geçen seçimlerdeki oylarını katlayacağı kesindir.

~%4 Dp 3 - 5 bandı (oran hata payı: %1), Seçim Yardımı alması bile beni çok şaşırtır; barajı aşarsa beş yıl seçim tahminlerimi açmam. Soru şu: Kim polisi sever? Kim polise oy verir? Sadece bu da değil tabii tutarsızlığı ve Medyada kapsanırlığı Ağar'ı bitirmiştir.

~%5 "Bağımsız" Bin Umut adayları ( Dtp) (~25mv) Bu topraklar da küçük de olsa bir Devlet varsa öyle ya da böyle bölecek bu takıma grup da söz de vermeyecektir. Sabittir, Soros'un bağımsız adayı Baskın Oran seçilemeyecek, Mehmet Ufuk Uras Tbmm'ye girecektir.

~%1 (~5mv ile Mesut Yılmaz'lı Abp*, Muhsin Yazıcıoğlu'lu Bbp, Kamer Genç ve maalesef Hulki Cevizoğlu gibi)

~%2 Up, sağdan soldan uyduruk partiler...

Abp* Mesut Yılmaz'ın Mavi Akımdan gelen milyar dolarcıklar la Ab ekseninde politika ve rant üretilmesi amacıyla Mhp (Gündüz Aktan, Mithat Melen, Doğan Cansızlar vb), Akp (Eyüp Fatsa, Abdulkadir Aksu vb), Dtp (isim bilmem ama grup kuramaması için Devlet Rezervinden orada bulunan ve kopartılacak Ab'ciler vardır) ve Chp (İlhan Kesici, Lütfullah Kayalar vb) vekilleriyle birlikte kuracağı partinin kod adıdır; Avrupa Birliği Partisi'dir.. Baraj altında bitirilerek mahkemelerde eritilecek Mehmet Ağar'ın Dp'sine el konulmak ya da yeni parti olarak teşkil ettirilmek suretiyle er veya geç kurulacaktır.

not - 1: Seçimlerin ömrü devalüasyon nedeniyle yıkılacak hükümetten dolayı muhtemelen 28 Mart 2009 yerel seçimleriyle son bulacaktır.

not - 2: Cumhurbaşkanlığı seçimleri hükümetin rengini de belli edecektir. Cumhurbaşkanlığı seçimleri Dolmabahçe Mutabakatı'nın işaretiyle çok sürpriz bir isme Çankaya yolunu açabilir.

son söz: Tarhan Erdem sözkonusu olunca atış serbest; vatandaş olunca neden olmasın?

İstanbul'dan görünen budur. "Halka Karşı" antidemokrasi fikirlerinin tartışılmasına olanak vereceğinden dolayı bu seçimler çok eğlenceli olacaktır. İyi seyirler ve keyifli seçimler dilerim.

Saygılarımla.
--
"delibelge" Bilge Kaya
05377610624 - 02125289215 - Cağaloğlu

Adsız dedi ki...

seçim sonucunu gerçekler değil, algılar belirledi.

ntv'de neden programına katılan yılmaz esmer, tarhan erdem'in araştırmasının şubatta da aynı sonucu veridğini, ama kimsenin dikkate almadığını söyledi. soyadı babarosoğlu olan yeni şafak yazarı bayan, akp dışındaki partilerin kişilerin günlük değil, gelecekleri ile ilgili konuları öne çıkardığını, akp'nin ise, daha güncel ve kişisel konulara ağırlık verdiğini söyledi. örnek olarak da sağlık konusunu verdi. oysa sağlıkta değişen hiç bir şey olmadı, aslında oldu da, son zamanda değil, akp hükümeti parasız olan sağlık ocaklarını paralı yapmıştı. seçim öncesi ise, parasız yaptığını söyledi. doğru sağlık ocağında para ödemiyorsun, ama ilaç alırken, ilaç parasının dışında ödenen para ne parası? ve nasıl kimse bunu farketmiyor, anlamak olanaksız. öymen'in dediği gibi, mantıkla açıklanamaz.

aslında şöyle açıklayabiliriz. abd'ye gidenler türkiye'den götürdükleri elektrikli cihazları kullanamazlar. orada voltaj 110'dur ve fiş-priz yapısı bizdeki gibi değildir. ama elektrik aynı elektrik, aynı cihazdır. ama işe yaramazlar. burada da böyle bir mantık var sanırım.