23 Ocak 2007

HEPİMİZ YAHUDİYİZ...

Evet, iş buraya kadar geldi dayandı.

Hepimiz Yahudiyiz; hepimiz Müslüman, hepimiz Hıristiyan, ya da Kürt ve Boşnak ve Ermeni ve Çeçen, ve belki Budist, belki Ateist ya da Pagan... ilh...

İşin komedisinde dramın da, trajedinin de fevkinin üstüne çıkan bir yapıya doğru, söylemsel-ideolojik ve "yok" olan bir toplumun kurulmasına koşar adımla hızla ilerliyoruz.

Söylem nedir; en büyük söylem Tanrı’nın değil midir?

Hrant Dink’e tetiği çeken Türkçe olmayan “Samast” soyadlı zavallı Türk’ün azmettiricilerinin bundan heberi var mıydı? Biz biliyorsak, onlar çoktan ezberlemişlerdir.

Sırada bir Kripto Yahudi varsa, ne yapacağız? Solcularımız ne yapacak? Bir Zionist Türk Vatandaşı öldürülürse ne olacak? AKP ne yapacak? Sol liberallerimiz “Memleketim” şarkısını mi türkü eyleyecekler? Referansları ne olacak? Ya da, Türkiye’nin bölünmesinden yana bir Kürt Yahudisi, İsrail’in Yahudi Kürt Devletini kurmak için çalışan bir kişi siyasi bir suikasta kurban giderse, ne olacak halimiz? İbrişimden “atlas”lar mı öreceğiz?
Söylemle kurulan toplum, ki ideolojik bir yapıntı ve yanılsamadır, global kapitalizmin metinsel bir tuzağı, kimlik, aidiyet ve dinsel cemaatle, yerlicilik ve yerellikle işler; zihinsel hâkimiyetini (hegomoni-Gramsci) böyle kurar. Ne milliyetçisi azadi’dir bundan, ne Kürtü, ne solcusu... Ne de dincisi.

Hrant Dink’in cenaze törenine neden Başbakan ve parti liderleri katılmadı? Neden orada sadece onu TCK 301’den mahkûm eden görevliler ve TKP-ML militanını sokak ortasında bulsa kurşunlatacak olan İç İşleri Bakanı bulunuyordu Hükümeti temsilen? Patrik Mutafyan kime İsa'dan af diliyordu? Farkında mıydı? Ermeni kimliği bu kadar da kapsayıcı olabilir miydi?

Bir gece önce, Taksim-AKM’de Aydın Güven Gürkan’ın anma törenine katılanlar, seyrettikleri “belgesel” filmle aynı boş söylemi paylaştılar. İşçi Sınıfı’nın lideri Aydın Güven Gürkan’ın sadece bir “ahlâksal” anıt olduğundan bahsettiler. Ona zaten doğal olanı bir kimlik gibi yapıştırdılar. Oysa o doğal olandan fazla biriydi, belirlenimciydi ve tarihin akışının işçi sınıfından yana aktağını haykırıyordu, TBMM’de yaptığı o ünlü 1 Mayıs konuşmasında.

İşte kimlik siyasetinin, radikal demokrasi taleplerinin geldiği yer. Ya kadınsınız, ya çevreden yana, ya barışsever veya Ermeni. Yahudi olmanıza ramak kaldı. Zaten Türkçüydünüz ezelden beri. Elhamdülllilâh hep Müsülman.

Hrant Dink’e ve Dink ile kendi kimliği ile ortaya çıkmaktaki yaptığı hatayı paylaşan soyadı bile Türkçe olmayan tetikçisinin “kullanılan” aidiyetlerini kim verdi onlara; Hrant’a kim verdi? Samast’a kim? Tek bir yanıt var: Kimse. Onlar sadece tarihin yanlışına,

Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında
Bir teneffüs daha yaşasaydı
Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür
Devlet dersinde öldürülmüştür

dercesine gülümseyen bir isyanın yokoluşunun farkındasızlığı ile geçecekler. Her ikisi de, biri Üsküdar Ermeni Lisesi’nden kovulurken, diğeri Trabzon’da adı bile anılmayan bir okulun gevşekliğinde yetişmezken düştüler bu “kimlik” tuzağına. Ekonomi politiği görmezcesine... Devlet dersinde öldürüldüler.

KOMİK NOT: Samast ailesinin, Oğuz Türkleri'nin bir boyu olan ve Anadolu'nun bir Türk vatanı olmasında önemli rol oynadıkları belirtilen Çepniler'den geldiği öğrenildi. Anadolu'daki varlığı 12'nci yüzyıla kadar uzanan Çepniler'in, Anadolu'nun iskanında ve Türkleşmesinde oynadıkları rolü Osmanlı tahrir defterlerinden bilgilerde de yer alıyor. Çepniler'in özellikle Doğu Karadeniz bölgesinin Türkleşmesinde önemli rol oynadıkları anlatılıyor. Çepniler'den söz eden en eski yazılı kaynak ise Kaşgarlı Mahmud tarafından 1072-1076 yılları arasında yazılan Divanü Lugati't Türk. Bursa'ya 1960'lı yıllarda yerleşen Samast'lar başta zeytincilik olmak üzere farklı sektörlerde faaliyet gösteriyor. Hayri Samast, Trabzon Çal Belediyesi'nde iki dönem belediye başkanlığı yaptı. Aile mensuplarına destek amacıyla Samast Derneği kuruldu ve faaliyetlerine devam ediyor. (Kaynak: Cihan Haber Ajansı, ayrıntısı için KOMİK NOT'u tıklayın.)

Ne güzel tarih değil mi? "Türkleştirmek" ne demek? Hiç düşündünüz mü? Çepniler kim? Araştırdınız mı? Haydi, Mülkiye'de etimoloji dersi almış İstanbul Valisi'nin "sam esti", yani "sam rüzgarı esti"den yaptığı o etimolojik derinliğe varmasa bile yukarıdaki enformasyonu bir harmanlayın bakalım... "Samast" nasıl bir Türkçe imiş, bulun... Trabzon'un etimolojisi ne, Teşkilât-ı Mahsusa mı? Hrant nasıl Fırat olmuş? Bilin bakalım...

1 yorum:

haydut dedi ki...

Ellerinize sağlık hocam yaralayıcı bir şekilde ifade etmişsiniz yaşadıklarımızı