06 Kasım 2007

Zaporojci pishat pismo do Sultana, Ilya Efimovich Repin (1844-1930)
(Kazak'lar Sultan 4. Mehmet'e mektup yazıyorlar - The Reply of the Zaporozhian Cossacks to Sultan Mahmoud IV. 1880-1891. Oil on canvas. The Russian Museum, St. Petersburg, Russia.)


KRİTİK ZIRVA
(MUSUL'U ALMAYACASANIZ, K. IRAK'A GİRMEYİN!)- UMUR ARTIK UMURUMUZ

“ABD Başkanı Bush oral görüşmede PKK'nın Türkiye, Irak ve ABD'nin ortak düşmanı olduğunu belirterek, istihbarat paylaşımının ardından operasyonun söz konusu olabileceğini söyledi. Üçlü mekanizma kurulmasına karar verdikleri söyleyen Bush, Türk ve ABD ordularının birlikte çalışacağının altını çizdi.” 5 Kasım 2007 Oral Ofis’de Oval Mübadele. Clinton değil; Bushvarî.

Haber böyle.
Kritik zırvadan çıka çıka zaten elli yıldır sarmaş dolaş olan iki ordu’nun üçlü mekanizmakurması çıktı. Bir de, bizle alay eder gibi, istihbaratın önemi vurgulandı. Kim tarafından? CIA, Pentagon’un başkanı ve Echelon ile Promis’in uzmanı Bush oğlu Bush tarafından.
1951’den bu yana, en küçük Türk birliğinin içine kadar sızmış olan ABD, çuval olayının hemen ardından, PKK’ya İngilizlerin kızıştırmasıyla “deh” demiş ve sonunda oval’de oral bir biçimde, üçlü mekanizma kurulmasına karar verilmiş. İşin özeti bu. Bakalım bizim Büyükanıt Paşa ne diyecek bu işe? Öyle ya, bu oral görüşmeyi bekliyor, sıkça bahsettiği sınır-ötesinin öteleyip duruyordu.
Peki, bizim için ne sonuç çıktı? Bize girip çıkan ne?
Bush’un bahsettiği PKK’ya karşı yapılacağını istediği “war of intelligence’ı” iki şekilde okumak gerek. Bir. İstihbarat savaşı. İki. Akil adamların savaşı. Diyeceksiniz ki, akil olursa “intelligent” olur. Peki, ona da peki. Bush herhalde akıldan bahsedecek değil diyenlere sözüm şu. İmparatorların kendileri değil, devletleri akildir.

Bir imparatorluk ile karşı karşıyasınız. Emperyalist bir ülke değil artık ABD. Hilferding ile Hobbson’un dönemi çoktan bitti, Lenin de, SSCB’nin ebesini gördüğü günden bu yana, empeyalizm de bitti. Emperium Civitas başladı. Yani, IQ.

Intelligence : Etymology: Middle English, from Middle French, from Latin intelligentia, from intelligent-, intelligens intelligent. Date: 14th century
1 a (1) : the ability to learn or understand or to deal with new or trying situations: REASON; also : the skilled use of reason (2) : the ability to apply knowledge to manipulate one's environment or to think abstractly as measured by objective criteria (as tests) b Christian Science: the basic eternal quality of divine Mind c : mental acuteness: SHREWDNESS
2 a : an intelligent entity; especially : ANGEL b : intelligent minds or mind *cosmic intelligence*
3 : the act of understanding : COMPREHENSION
4 a : INFORMATION, NEWS b : information concerning an enemy or possible enemy or an area; also: an agency engaged in obtaining such information
5 : the ability to perform computer functions.

IQ: Etymology: intelligence quotient. Date: 1920

1 : a number used to express the apparent relative intelligence of a person: as a : the ratio of the mental age (as reported on a standardized test) to the chronological age multiplied by 100 b: a score determined by one's performance on a standardized intelligence test relative to the average performance of others of the same age
2 : proficiency in or knowledge of a specified subject *nobody questioned his hockey IQ*


Rahmi Koç ile hep aynı düşünürüz, çünkü O da zaman zaman ulusal sermayeden yana olabiliyor, şöyle diyor: “Bence Türkiye, ABD ilişkilerinde hata yaptı. O ilk tezkereyi çıkartıp kuzeye ABD ile birlikte girseydi, bugün belki Kürdistan dedikleri Kuzey Irak bizim kontrolümüz altında olacaktı. Petrolün yüzde 20’si oradan geliyor. Irak’ın ihraç ettiği petrolde belki hakkımız olacaktı. Bu hakkı kaçırdık. Şimdi ABD geldiği zaman gitmedik, ABD gelmediği zaman gitme durumuna giriyoruz, ki bence çok ciddi olarak düşünülmesi lazım gelen bir konu.”

Rahmi Bey’in bilmediği konu şu: o ünlü 1 Mart tezkeresi, Türkiye’nin ABD ile K. Irak’a birlikte girmesi için değil, ABD’nin tek başına K. Irak’a girmesi için Türkiye’ye girmesi demekti. Oysa, medya bilgilerine takılıp kalmasa, beni okusa Rahmi Bey hem kendi sermayesi için çok doğru, hem de ulusalcılığını bilgiyle donatarak prestij kazanacak açıklamalar yapabilirdi. Ben 2001 yılında, 11 Eylül’ün bir ay sonrasında, Türkiye’nin K. Irak’a 100 bin; Çeçenistan’a 50 bin; Afganistan’a 30 bin kişilik birliklerle girmesini önermiştim, neden? Merak ediyorsanız, Yanlış Medyada Doğru Söylenmez kitabımdaki, “İkiz Kulelerin Külleri: Ulusal Devletin Sonu” başlıklı yazımı okuyacaksınız.

Bizim TSK, gerçekten "bizim" o, o sıralarda STK’cılık oynuyordu, “en STK TSK” dememin nedeni de o kitapta var. İnce ama önemli bir kitap o; “best seller” olarak değil, “long seller” olarak yazıldı. Satışı tükendiyse, sahaflara da düşmez. Haberiniz olsun. Musul'u alın dedim 2001'de. Atatürk'ün vasiyetidir, dedim. Daha sonra, Yalçın Küçük dedi. B. Ecevit ise teyit etti. Nasıl? Atlantis'in Dili Türkçe'de, (Salyangoz Yayınları, 2007) Cahit Batmaz'ın biyografisini okuyun.

Gelelim Umur Talu’ya. Umur Talu da, Emin Çölaşan gibi, medya kirlenmesine katkıda bulunduktan sonra AD MEME’sini kaşısına alanlardan. Ben o türlü karşı çıkışları beyhude, kişisel tatmin ve korunma olarak görürüm. Ancak, yeni olayda durum farklı. AD taifesi, başta zır cahil Turan Turunç ile Mehmet Y. Yılmaz olmak üzere (Mehmet’in önünde sıfat yok) Umur Talu’ya yükleniyorlar; bana dava açan Tarhana Erdem’lûnun da avukatları olanlar, AD’nin safında, Umur Talu’ta tekzip gönderiyorlar. (Tıklayın: http://www.medyatava.com/haber.asp?id=40817 )
Önerim şu, birleşelim. Ortak basın toplantıları yapalım. Medyayı ve Üniversiteyi deşifre edelim... Umur Talu ile ortak işe varım. Ancak Emin ile olmaz. O benim gözümde rüştünü daha ispatlamadı.

6 Kasım 2007

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Hocam nerelerdesiniz? Yeni yazıları bekliyoruz ama gelmiyor... Vistilef'e de yazmıyorsunuz uzun zamandır. Bari bir yaşam belirtisi verin Veysel Hocam... Saygılar...

Adsız dedi ki...

Hocam, uzun süredir yazmıyorsunuz.Biliyorum, haksız yere size yöneltilen soruşturmalarla uğraşıyorsunuz.Bu yazılarınızı güncel tutmanıza engel oluyor.Allah sabır versin diyorum.Ancak adalet er ya da geç yerini bulacaktır hocam.Siz hiç merak etmeyin.
Bu arada, İktisat fakültesinde ders verdiğinizi öğrendim.En kısa zamanda ziyaretinize geleceğim hocam.Kendinize iyi bakın hocam.

Adsız dedi ki...

Hocam nerelerdesiniz? Özledik sizi...

Medyapoliten dedi ki...

Hepinize teşekkür ederim.Yazılara yeniden başlayacağım. Bu arada bir kitapla uğraşıyorum. Mahkemeler çok zamanımı almıyor...

Veysel Batmaz